Kadın Gözünden Kadın Olmak

Öncelikle bir insan olarak asıl vasfımın iletişim kurmak olduğuna inanmışımdır hep. Ve inandığım doğrultuda atmışımdır adımlarımı.


 Bir gün bir otobüs durağında işe gitmek için beklerken yaşadığım o an ile hayatıma farklı bir pencere açılmıştı. Hiç unutmam; üstünde turuncu yırtık bir mont -mont görevi göremeyecek kadar eski bir şey-, altında muhtemelen bir erkek çocuğuna ait olan, yırtık ve kirden rengini kaybetmiş bir pantolon ve küçük ayaklarında bir çift terlik ile elindeki mendillerle yanıma bir kız çocuğu yaklaştı. ''Abla mendil ister misin?'' diye sorduktan sonra çocuklara karşı olan ilgimden olsa gerek boyuna eşit bir şekilde yere çöküp ismini sorarak sohbet etmeye başladım. Gülümseyişinden ve parlayan gözlerinden sohbetten hoşnut olduğu elbette ki anlaşılırdı fakat sorduğum o son soru ile her şey farklı bir boyut aldı. Tipiktir bilirsiniz hepimize sorulmuştur ''Büyüyünce ne olmak istiyorsun?'' sorusu. Ama o zamanlarıma dönüp baktığımda yedi yaşındaki bu küçük çocuğun verdiği cevabı veremeyecek kadar gözü kapalı olduğumu fark ettim. Bana ''büyüyünce kadın olmak istiyorum'' dedi. Bütün gün bunu düşünmüştüm, hala da düşünürüm. Günümüz şartlarında kadın olmak epey zor, daha da açık olmak gerekirse zorlaştırılmaya çalışılıyor. Bizler kendimizi kadın olarak nitelendirirken ve böylesine manalı bir düşünceye bu zihniyette düşünmüyorken, o küçük çocuk nasıl oluyor da bunu idol olarak benimseyebiliyordu? Ya da neydi kadın olmak? O küçük çocuk kadın olmak isterken asıl hedeflediği veya asıl arzuları neydi?
Biliyoruz ki kadın olmanın günümüz zihniyetinde farklı açıklamaları var. Yeri geliyor en iğrenç söylemlere maruz kalabiliyorken, başka bir zaman diliminde en müthiş derecede yüceltilebiliyoruz. Genel olarak bir sorun var evet, fakat sebebi bulunmaya çalışılmaktan ziyade işler daha da karıştırılıyor. Zannımca asıl sorun ortayı bulamamak. Bir kadın olarak ayrıştırılmayı kabul edemiyorum. Ne bir erkekten üstün tutulmak ne de bir erkekten aşağı görülmek kabul edilmemeli. Eğer bir sorun varsa objektif pencereler vasıtasıyla çözülmeli. Bilmem bilir misiniz Auguste Comte'  un üç hal yasası vardır. Kısaca hatırlamak gerekirse iki argüman ele alalım biri ''a'' olsun diğeri ise ''b''. a ve b birbirinden farklı iki şeydir. Bunların doğruluğu için sadece üç durum vardır. Birincisi a argümanı b' den büyüktür; ikincisi a ve b birbirlerine eşittir; üçüncüsü ise b argümanı a' dan büyüktür. Şimdi biz insan ırkı olarak Comte' un bu üç hal yasasını doğru şeylerde yanlış ve yanlış şeylerde de doğru kullanmaya çalışıyoruz. Misal konumuza dönecek olursak kadın ve erkek cinslerini Comte' un yasasının ikinci hamlesiyle ele almak varken ayrıştırmayı tercih ediyoruz. Evet kadın ve erkeğin eşit olduğu söylemi kulağa pek hoş gelmiyor gibi duruyor. Fakat işin aslı bu değil, konuya üstü kapalı bir şekilde bakmak yerine derine indirgediğimiz taktirde gerçeğin apaçık bize sunulduğunu görebiliriz.Kadınlığı ve erkekliği egodan ve yapısal özellikler bakımından değerlendirip ayrıştırmak yerine bu konuda eşit olduğunu ancak kavramları içselleştirdiğimiz zaman fark edebiliriz. Kadın olmak bir hissediştir, yapısal bir özellik/güç/üstünlük değildir. Bilakis erkek olmak da böyledir. Bu iç güdüler ancak egoyla ve toplumsal baskılar ile demlendiği taktirde sorunları doğurur. Modern toplumların bu tür problemlerle uğraşmaması bilim ve ilimde ilerlemesindeki en büyük etkendir. Ayrıştırmadan kadın olmayı hissetmek ve yaşamak tüm duyguların en üstündedir benim gözümde. Bu bir farkındalıktır. Kadın kavramı altında savunduğum bu görüşün tüm insanlığa dem vurulmasıyla toplumsal huzur istisnasız sağlanacaktır ve dolayısıyla toplumsal gelişme başarıyla ilerleyecektir.
Unknown
Unknown